Ne güzeldin sen Cumartesi,ne iyi ettin
sıcacık güneşle bütünleştin, kuş sesleriyle içimize neşe ve keyif verdin…
Biz oğlumla zamanın kollarından seni çekip
aldık.Doya doya bir gün geçirdik. Kadıköy de önce sanat deyip bir tiyatro
izledik .(Karagöz Tatlıcı)güldük, eğlendik, alkışladık şarkılar söyledik
…Ağzımız kulaklarımızda tiyatrodan çıktık…Oyun mu çok komikti
yoksa benim bücür mü keyifliydi, ben ondan mı mutluydum bilmiyorum…
Tiyatro çıkışı ne yapmak istersin, diye
sorduğumda denizi ve vapurları izlemek isterim dedi .Deniz kenarındaki o
koca dürbünlerden birine yaklaştı anne bana 1 lira lütfen, yakından görmek
istiyorum vapurları dedi. Bir müddet izledi sıkılmadan, süre dolunca ee hadi
biraz daha gezelim dedi…
Önce Bahariye de yürümeye karar
vermiştik.Ona sade,bana çekirdekli simit alacaktık.Yolun karşısına
geçmek için ışıkları beklerken arkadan Moda Tramvayının geldiğini
gördük.Şöyle bir göz göze gelip liseli aşıklar gibi,binelim mi
ne dersin dedim,önce biraz tereddüt etti ama tamam cevabı da hemen peşine
geldi… Durağa kadar koştuk . İstanbul da doğmuş büyümüş
iki insan; ama henüz binmemişiz Moda tramvayına hadi onun yaşı
küçükte benim de hiç fırsatım olmamış demek ki…Yıllar geçmiş ben bu günü
beklemişim oğlumla olması gerekiyormuş meğer ….İçeri girdiğimizde o
nostaljik görüntü çok hoşumuza gitti.Duraklara yaklaşırken yada karşımıza bir
yaya çıktığında çalan uyarı zil sesi, içindeyken daha bir güzel geldi. Sevimli
genç bir arkadaş bize yer verdi ,hala yanınızdaki çocuk yüzünden yer alabiliyor
olmak fena bir duygu değilmiş…
Tramvaydan inme vakti geldiğinde oğlum
halinden memnun, sanki yol daha uzun olsaydı, ifadesiyle iniverdi, biraz buruk.
Çay bahçelerine doğru yollandık. Moda
Çocuk Bahçesinin önünden geçerken oğlumun o parktaki küçüklük hallerini hayal
ettim. Keyifle eşimle onun oyundan usanmasını beklediğimiz Pazarları düşünmek, sonra toz toprak içinde yanımıza gelip hadiii gidebiliyyiz dediği anları
hatırlamak iyi geldi …
Hemen çay bahçesinin yanındaki simitçiden
taze sade simit alıp,(çekirdekli olanlardan satmıyordu )tam da istediğimiz
gibi denize yakın, masalardan birinde yer bulup oturduğumuzda, bizimki
memnun ,mutlu gülümsedi bana…
Ben çay ,o su istedi. Aldığımız simit mis
gibi kokuyordu.Paylaşalım mı dedim, hemen böldü uzattı . Biraz sonra çayım da gelmişti.Ben bir yandan çayımı içip bir yandan simit yerken, anneee ben kalan
çayını içebilir miyim dedi :) şekersiz çayıma kırmızı beyaz çay
tabağında bekleyen, şekerleri atıp tatlı hale getirdi.İştahla içti,sonra pis
pis sırıttı suratıma ‘’ee sen benim simidimden isterken iyiydi ‘’der gibi…
Bense, çayı da simidi de paylaşacak kadar büyümüş
bir oğlum olduğu için, sırıttım o güzel gözlerin,içine içine…
Çay keyfi bitince hadi sahil boyu
yürüyelim dedi bizim ki, koca adam gibi, ee hadi dedim biraz uzun sürecekti
oysa… O kayalıklardan yürümek istedi, ben çimlere basmak…Biraz ondan biraz
benden yine paylaştık uzun Moda sahilini, yolculuk bitip metroya binme vakti
geldiğinde ikimizde çok mutluyduk…
Ne iyi ettin sen bize, güzel Cumartesi…
06.04.2013
Sevgiler
nehircce